İdare Hukuku Nedir
İdare hukuku, devletin yürütme organlarının (idare) faaliyetlerini ve bu faaliyetlerle ilgili hukuki ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır. Bu hukuk dalı, devletin idari birimlerinin nasıl faaliyet göstermesi gerektiğini, vatandaşlar ve diğer hukuki kişilerle olan ilişkilerini, idari işlemlerini, idarenin yetki kullanımı ve sorumluluğunu düzenleyen bir disiplindir.
İdare hukuku, genellikle aşağıdaki temel konuları içerir:
1-İdari İşlem ve Eylemler: İdare hukuku, idarenin gerçekleştirdiği işlemleri ve eylemleri düzenler. Bu, idari kararlar, yönetmelikler, genelgeler gibi konuları içerir.
2-İdari Sözleşmeler: İdare ile vatandaşlar, diğer devletler veya özel kişiler arasındaki sözleşmeleri düzenler.
3-İdarenin Yetki Kullanımı:İdare hukuku, devletin yetkilerinin nasıl kullanılacağını belirler. Bu, idarenin keyfi davranışlarına karşı sınırlamalar getirir.
4-İdari Yargı: İdare hukuku, idarenin kararlarına karşı yargı yolunu düzenler. İdari mahkemeler aracılığıyla idari davaları ele alır.
5-İdari Sorumluluk: İdare hukuku, idarenin kusurlu davranışları sonucunda doğan hukuki sorumluluğu düzenler.
6-Kamu Hizmeti Hukuku: İdare hukuku, devletin kamu hizmetlerini nasıl yürüttüğünü ve vatandaşlara nasıl sunduğunu düzenler.
7-İdare Hukuku İlkeleri: Eşitlik, dürüstlük, hukuk güvenliği gibi temel idare hukuku prensiplerini belirler.
İdare hukuku, genellikle yönetim ve vatandaşlar arasındaki dengeli bir ilişkiyi sağlamayı amaçlar. Devletin gücünü sınırlayan ve idarenin hukuki standartlara uygun olarak faaliyet göstermesini sağlayan bir hukuk dalıdır. İdare hukuku konuları ülkeden ülkeye farklılık gösterir çünkü her ülkenin idare hukuku sistemi kendi hukuki, tarihi ve kültürel bağlamına göre şekillenir.
İdare Hukuku Neleri Kapsar
İdare hukuku, devletin ve diğer kamu kurumlarının faaliyetlerini düzenleyen, kamu yönetimini inceleyen ve kamu hizmetlerinin yürütülmesini düzenleyen hukuk dalıdır.
İdare hukuku, Anayasamızın 125. Maddesinde düzenlenene “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” Hükmünden hareketle genellikle bireylerin kamu otoritelerine karşı haklarını korumayı amaçlar ve bu alanda uzmanlaşmış avukatlar tarafından ele alınır. Bu alanda ortaya çıkan sorunlarda, uzman bir hukuk danışmanından yardım almak önemlidir.
İdare Yargıda Dava Türleri
İdare yargısında birçok dava türü bulunmaktadır. Temel olarak idare yargıda dava türlerini ikiye ayırabiliriz. Bunlar;
- İdare hukuku tam yargı davaları,
- İdare hukukunun iptal davaları.
İdare hukuku, çeşitli konuları kapsadığı için davaların türleri geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. Her durumun kendine özgü olduğunu ve uzman bir avukatın konuya hakim olması gerektiğini unutmamak önemlidir.
İdare Hukuku Tam Yargı Davaları
Tam yargı davaları, idarenin hukuka aykırı eylemleri nedeniyle kişinin uğradığı zararın tazminini talep ettiği davaları ifade eder. İdare hukukunda tam yargı davaları, genellikle idarenin hukuka aykırı bir eylemi sonucunda ortaya çıkan zararın tazmin edilmesini amaçlar. Bu davalar, idarenin hukuka aykırı bir şekilde hareket etmesi durumunda, mağdur olan tarafın mahkemeye başvurarak uğradığı zararın tazminini talep etmesine olanak tanır.
İdare Hukukunun İptal Davaları
İdare hukukunda iptal davaları, bireylerin veya tüzel kişilerin, bir idari işlemin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, bu işlemin iptali veya geçersiz kılınması talebiyle açtığı davaları ifade eder. Bu tür davalarda genellikle idari işlemin hukuka uygunluğu veya hukuka aykırılığı incelenir ve mahkeme, eğer işlem hukuka aykırı bulunursa, işlemi iptal edebilir.
İptal davaları, idare mahkemelerinde görülür ve bu mahkemeler idari işlemlerin hukuka uygunluğunu denetler. Eğer mahkeme, idari işlemin hukuka aykırı olduğuna karar verirse, işlemi iptal eder veya geçersiz kılar. İptal davaları, idarenin hukuka uygun hareket etmesini sağlamak ve bireylerin hukuki haklarını korumak amacıyla önemli bir hukuki araçtır.
İdarenin Sorumluluk Halleri Nelerdir
İdarenin sorumluluğu, kamu hizmetlerini yürütürken veya kamu gücünü kullanırken ortaya çıkan eylemleri ve bu eylemlerin sonuçlarını değerlendirir.
Bu sorumluluklar genellikle idarenin, kamu gücünü kullanırken veya kamu hizmetlerini yürütürken ortaya çıkan hukuka aykırı durumlardan kaynaklanır. İdarenin sorumluluğu, hukuki bir değerlendirme ve genellikle mahkemeler tarafından belirlenen kriterlere dayanır. Her durum kendi özel koşullarına bağlı olarak değerlendirilmelidir.
İdari Davalarda Süreç Ne Zaman ve Nasıl Başlatılmalıdır
Vatandaşın davanın mahkeme tarafından değerlendirilebilmesi için belirli bir süre içinde dava açması gerekmektedir. Genel bir kural olarak, tebliğ edilmesi gereken bir idari işleme karşı açılacak dava, ilgili idari işlemin tebliğini izleyen günden itibaren, özel bir kural belirtilmemişse 60 gün içinde açılmalıdır. Eğer idari işlem, yönetmelik gibi genel bir düzenleme içeriyorsa, dava açma süresi, bu işlemin ilanını takip eden günden itibaren başlar.
Bunun yanında idareye başvuru için idarenin eyleminin yazılı bildirim yahut başka bir surette öğrenildiği tarihten başlayarak 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıllık süreler öngörülmüştür.
Eğer ilgili kanunlarda idari işlem için farklı bir süre düzenlenmişse, özel düzenlemedeki sürelere göre dava açılmalıdır. Bu, özel durumları ve farklı idari işlemleri kapsayan belirli bir süreçtir.
Dolayısıyla, vatandaşların haklarını korumak adına, dava açma sürelerini dikkate almak ve gerekli hukuki adımları zamanında atmak önemlidir.
İdare Hukuku Avukatı
Esas itibariyle ülkemizde avukatların herhangi bir hukuk dalında özelleşmiş bir avukat olarak nitelendirilmesi doğru değildir. Ancak avukatların belirli bir konuda çok çalışarak bu konuda tecrübe kazanmış olmaları söz konusu olabilir.
İdare hukuku alanında çalışan avukatlar, idarenin gücü ve karmaşıklığı karşısında etkili bir şekilde savunma sağlayabilmek adına idare hukuku, idari yargı ve ilgili diğer hukuki konularda müvekkillerine hizmet vermektedir.
İdare Hukuku Danıştay Kararları
İdarenin Kusuru Sebebiyle Açılan Tam Yargı Davası
“Evlerinin hemen alt kısmındaki arazide hayvan otlattığı esnada bulduğu havan mühimmatını, evlerine 80-100 metre mesafedeki kullanılmayan harabe eve götürmesi ve anılan yerde oynarken patlaması neticesinde ölmesi olayında, mühimmatın bulunduğu ve patladığı yerin meskûn mahal içerisinde kalması ve vefat edenin yaşı göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu alanın kişilerin yaşam hakkını temin edecek şekilde var olan mühimmatın temizlenmesi ya da alana sivillerin girmesini önlemek amacıyla gerekli bütün tedbirleri almak suretiyle güvenliğin sağlanması gerekirken, söz konusu önlemlerin alınmaması sebebiyle idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, mühimmatın bölücü terör örgütü mensuplarına ait olmasının da idarenin anılan hizmeti yerine getirme sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağının kabulü gerekir.” (Danıştay 10.Dairesi, E. 2013/3926, K. 2016/2818, T. 23.5.2016)
İdareye Karşı Açılan Manevi Tazminat Davası
“Yapılan yanlış müdahale sonucu hayatını olağan şekilde sürdüremeyen davacılar murisinin yaşamış olduğu elem ve ızdırap nedeniyle hizmeti kusurlu işleten idarece ortaya çıkan manevi zararın giderilmesi ve davacılar murisinin manevi tazminat isteminin kabulü gerekmekte olup, K2'in vefat ettiği gerekçesiyle manevi tazminat istemi yönünden dava dilekçesinin iptaline ilişkin mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.” (15. D., E. 2013/6693 K. 2014/529 T. 6.2.2014)