Boşanma Davalarında Affetme Kabul Edilmeyen Haller

BOŞANMA DAVALARINDA AFFETME KABUL EDİLMEYEN HALLER

Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre affetme sayılmayan hususlarla ilgili Yargıtay uygulamasına aşağıda yer verilmiştir.

  1. Eşlerin Müşterek Çocuğun Doğum Günü ve Okul Etkinliklerinde Bir Araya Gelmesi
    “Tarafların davanın devamı sırasında ortak çocuğun doğum günü ve okul etkinliklerinde bir araya
    gelmeleri kadının eşinin kusurlu davranışlarını affettiğini kabule yeterli değildir. “ (Y.2.HD,
    2015/13589E., 2016/4387K., 07.03.2016T.)
  2. Eşin Kolluk Önünde Ortak Konuta Dönmek İstediğini Beyan Etmesi
    “İlçe Jandarma Komutanlığında düzenlenen kadının erkekle ortak haneye dönmek istediğini belirten
    26/04/2015 tarihli tutanakta erkeğin imzası olsa da kadının aynı gün tekrar baba evine bırakılarak erkek
    tarafından 28.04.2016 tarihinde zina hukuki sebebine dayalı davanın açıldığı, dosya içerisinde af
    olgusunun kabulünü gerektirir bir delilin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.” (Y.2.HD., 2016/14447E.,
    2018/3576K., 20.03.2018T.)
  3. Dava Sırasında Eşin, Kendisine Dava Açıldığı İçin Boşanma Davası Açtığını Beyan Etmesi
    Davalı-karşı davacı erkeğin 27.11.2014 tarihli duruşmada; “aslında eşim boşanma davası açtığı için
    bende boşanma davası açtım” şeklindeki beyanı kadından kaynaklanan kusurlu davranışları affettiği ya
    da hoşgörü ile karşıladığını kabule yeterli de değildir. (Y.2.HD., 2016/10238E., 2016/12571K.,
    28.06.2016T.)
  4. Evliliği Kurtarma Amaçlı Diğer Eşten Çaba Sarf Etmesinin İstenmesi
    “Davacı kadının evlilik birliğini kurtarabilir miyim düşüncesiyle kocaya bu konuda çaba harcaması için
    teklifte bulunması onu affetmek veya eylemlerini hoşgörü ile karşılamak anlamına gelmeyeceği gibi
    davalı koca teklifi reddederek birlikte yaşamaktan kaçınmıştır. (Y.2.HD., 2011/17455E., 2012/13687K.,
    21.05.2012T.)
  5. Barıştıktan Önce Gerçekleşen Olayın Barışmadan Önce Bilinmemesi
    “Ne var ki davacı karşı davalı erkeğin Karaman’a döndükten sonra davalı karşı davacı kadının
    sadakatsizliğini öğrendiği anlaşılmaktadır. Davacı karşı davalı erkeğin, eşinin sadakatsizliğini
    barışmadan önce öğrendiği de ispat edilememiştir. Bilinmeyen bir olayın affedilmesi mümkün değildir.”
    (Y.2.HD, 2015/530E., 2015/13846K., 29.06.2015T.)
  6. Ceza Davasındaki Şikayetten Vazgeçilmesi
    “Davacı-karşılık davalı kocanın ceza davasındaki şikayetinden vazgeçmesi, eşini cezadan kurtarmaya
    yönelik olup; o olay ve önceki olayları affetme veya hoş görme anlamında kabul edilemez.” (Y.2.HD.,
    2009/22056E., 2011/1247K., 26.01.2011T.)
  7. Barışma Girişiminde Bulunulması Ancak Bunun Kabul Görmemesi
    “..fiili ayrılık süresi içinde evlilik birliğini kurtarmak amacıyla sunmuş olduğu barışma önerisi, ortak
    hayatın yeniden kurulması için iyi niyetli bir girişim olup, erkek eş tarafından kabul edilmemiştir. Kadın
    eşin iyi niyetli teklifi sonrasında taraflar arasında barışma gerçekleşerek ortak hayat yeniden
    kurulmadığı gibi erkek eş tarafından böyle bir iddianın ileri sürülmemiş olduğu gözetildiğinde kadın eşin
    bu eyleminin “af” olarak nitelendirilmesi somut olayın özelliğine uygun düşmemektedir. Eş anlatımla
    barışma girişimi kabul ile sonuçlanmadığından, bir aftan söz etme olanağı bulunmamaktadır.” (Y.HGK,
    2020/2-244E., 2020/881K., 11.11.2020T.)
    “Kadının barışma önerisi davacı (karşı davalı) koca tarafından kabul edilmemiş, “barışma”
    gerçekleşmemiştir. Bu nedenle sırf öneride bulunma, kocanın kusurlu davranışlarını affetme olarak
    görülemez.” (Y.2.HD., 2011/4579E., 2012/1774K., 31.01.2012T.)
    “Yapılan soruşturma, toplanan delillerle eşini iffetsizlikle suçlayan, birlik görevlerini yerine getirmeyen
    ve evi terk edip giden davalı kocanın tamamen kusurlu olduğu; davacı kadının davalıyı eve dönmesi için
    aramasının ise bu olayları affetme veya hoş görme anlamı taşımadığı anlaşılmaktadır.” (2.HD,
    2009/19486E., 2010/21164K., 15.12.2010T.)
    “Davalı kocanın bu olaylardan sonra eşiyle olan görüşme girişimleri, kocanın kusurlu
    davranışlarını affetme veya hoş görme değil, barışma teklifi niteliğindedir. Ancak bu teklif, davacı
    tarafından kabul görmemiştir.” (Y.2.HD, 2012/15884E., 2013/16582K., 14.06.2013T.)
    “Kocanın dilekçesinde davet ettim gelmedi şeklindeki sözleri eşini affetmesinden değil, aksine evlilik
    birliğinin temelinden sarsılmasını vurgulamak amacı ile sarfetmiştir.” (Y.2.HD, 2001/8699E.,
    2001/10258K., 29.06.2001T.)
    “Davacı-karşı davalı kadının, boşanma davası açılmasından sonra kocasına gönderdiği telefon
    mesajındaki “canım eşim, mevlüt kandiliniz mübarek olsun, rabbim inşallah hayırlısıyla yuvamızı
    tekrardan kurmamızı, aradaki engellerin kalkmasını nasip eder, çünkü s.ç. seviyorum “ifadesi eşin
    önceki kusurlu davranışlarını affetme niteliğinde olmayıp “bir barışma teklifi “niteliğindedir.” (Y.2.HD,
    2012/13983E., 2013/1265K., 21.01.2013T.)
  8. Eşin Dava Sırasında Boşanmak İstemediğini Söylemesi
    Davalı-davacı kadının daha önce erkek tarafından açılan davada boşanmak istemediğine dair
    beyanı, eşinin kusurlarını affetmesi olarak değerlendirilemez. (Y.2.HD., 2015/15547E.,
    2016/7182K., 11.04.2016T.)
  9. Ortak Yaşamın Zorunlu Nedenlerle Devam Etmiş Olması
    “Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalının eşine hakaret ettiği ve öldürmekle tehdit ettiği,
    bu eylemlerini boşanma davasının açılmasından sonra da devam ettirdiği anlaşılmaktadır. Davacının
    boşanma davasının açılmasından sonra davalının tehdidi sonucu korkuyla eve döndüğü bir arada
    yaşadıkları 20-25 günlük süre içinde de davalının hakaret ve tehditlerinin devam ettiği tanık
    beyanlarıyla gerçekleşmiştir. Bu halde, davacının ortak konuta dönmesi “barışma ve kocasını affetme”
    olarak görülemez.” (Y.2.HD.,2011/4568E., 2012/1704K., 30.01.2012T.)
    “Toplanan delillerden; Eşlerin Erciş’ten tayinlerinin çıkması üzerine Ankara’ya geldikleri, kendilerine
    hemen lojman tahsis edilmemesi üzerine 23.10.2003 – 5.1.2004 tarihleri arasında Orduevinde
    konakladıkları, davacıya lojman verilmesi üzerine eşlerin ayrıldıkları ve kocaya tahsis edilen lojmana
    davalının yerleştiği, davacının eşini dövdüğü, davalının ise eşine karşı ağır hakaretlerde bulunduğu,
    yüzünü tırnağı ile yaraladığı anlaşılmaktadır. Eşlerin zorunlu olarak bir süre beraber orduevinde
    kalmaları kocanın eşini affettiğini, geçen hadiseleri hoşgörü ile karşıladığını göstermez.” (Y.2.HD,
    2006/3770E., 2006/9958K., 22.06.2006T.)
  10. Ortak Yaşamın Makul Süre Devam Etmesi
    “Davalı erkeğin eşine şiddet uyguladığı, bunun üzerine davacı kadının yaklaşık olarak on gün sonra
    müşterek haneden ayrılarak baba evine gittiği anlaşılmaktadır. Mahkemece bu olaylar sabit kabul
    edilmiş ancak davacının müşterek hanede dokuz-on gün kalması ‘af’ olarak değerlendirilerek dava
    reddedilmiştir. Davacının şiddet olayından sonra dokuz-on gün gibi kısa bir süre müşterek hanede
    kalması bizatihi af olgusunu ispatlamak için yeterli değildir.” (Y.2.HD., 2015/12802E., 2015/13908K.,
    29.06.2015T.)
  11. Zorunlu Nedenle Bir Gece Aynı Evde Kalınması
    “Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, tarafların yılbaşı günü çocukları için bir araya geldiği, hava
    muhalefeti nedeniyle davacı kadın ile davalı erkeğin aynı evde kaldığı taraf ve tanık beyanları ile sabit
    olup bu durum tarafların evlilik birliğini devam ettirmek üzere bir araya geldiğini göstermeye yeterli
    değildir. Bu durumda kusurlu davranışların affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulüne
    olanak bulunmamaktadır.” (Y.2.HD., 2016/13152E., 2017/10906K., 11.10.2017T.)
  12. Eylemden Sonra Ortak Yaşamın Sürmesine Rağmen Tartışmaların Devam Etmesi
    “Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacının, eşinin, kayınbabası ve kayın validesinin fiziki
    şiddetine maruz kaldığı, 2007 yılında gerçekleşen bu olay sonrasında tarafların birlikte yaşamaya
    devam ettikleri doğru ise de, bu süreçte davacının yaşadığı bu olayı gündeme getirerek ” .. ben sizin
    yüzünüzden bu hale geldim” şeklinde sözler söyleyerek sürekli yakınması, devam eden süreçte de
    problemlerin sürdüğünü göstermektedir. Bu bakımdan, sözü edilen olay sonrası evlilik birliğinin devam
    etmiş olması, affetme olarak kabul edilemez.“ (Y.2.HD, 2012/8294E., 2012/28005K., 22.11.2012T.)

Av. Uz. Arb. Fatih AKPINAR