
DEPREMDEN KAYNAKLI ZARARLARIN İDAREDEN TAZMİNİNE DAİR ÇEŞİTLİ KARARLAR
Deprem Sonrası Kurtarma Faaliyetlerinin Yetersizliği-Manevi Tazminat-Dava Açma Süresi;
“Olayda davacıların, depremde yakınlarını kaybetmeleri nedeniyle uğradıklarını ileri sürdükleri manevi
zararı, davalı idarenin deprem sonrasında yapması gereken kurtarma faaliyetlerinin ve koordinasyon
çalışmalarının yetersizliğine dayandırdıkları, dolayısıyla manevi zarar, söz konusu hizmetlerin geç veya
hiç işlememesi şeklinde oluşan fi il ve hareketlerle somutlaştığından, bu şekilde oluştuğu ileri sürülen
zararın idari işlemlerden değil, idari eylemlerden kaynaklandığı sonucuna ulaşılmaktadır. Durum böyle
olunca, olayda idarenin hareketsizliği söz konusu olmakta ve böylelikle öğretide de kabul edildiği gibi,
idarenin bu hareketsizliğinin” “olumsuz eylem”” olarak kabulü gerekmektedir. Bu durumda,
uğranıldığı ileri sürülen manevi zararın, idarenin olumsuz eyleminden kaynaklandığı sonucuna
ulaşıldığından, idare mahkemesince 2577 sayılı Yasanın 13.maddesi uyarınca davanın süresi içinde
açılıp açılmadığının değerlendirilmesi ve bu sonuca göre uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmesi
gerekirken..” Danıştay, 11.D., 2001/4552E., 2004/2026K., 30.04.2004
Av. Uz. Arb. Fatih AKPINAR
İdarenin Önlem Alma ve Denetim Görevlerini Yerine Getirmemesi-Tazminat-Dava Açma Süresi;
“..idarenin üstlendiği önlem alma ve denetim görevlerini yerine getirmeyip hareketsiz kalması
şeklindeki idari tasarrufun ise hukuk aleminde değişiklik, yenilik doğurmayı amaçlayan bir irade
açıklamasına dayanmaması nedeniyle idari işlem olarak nitelendirilmesine olanak olmayıp; “idari
eylem” olduğunun kabulü gerekmektedir.” “..Bu durumda bakılmakta olan davada, dava açma
süresinin, yukarıda anılan Yasanın 13. maddesi kapsamında hesaplanması hakkaniyet gereği olup,
aksi yönde verilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.” Danıştay 10.D.,
2005/9126E., 2007/3069K., 28.05.2007T. Aynı yönde; Danıştay 6.D, 2006/931E., 2006/6661K.,
30.12.2006T.
Kamu Binasının Konut Üzerine Düşmesinden Kaynaklı Zararın Tazmini-Dava Açma Süresi;
“…davalı idarenin cami ve minaresinin yapımı ve hizmete alınması konusunda yasal bir görevinin olup
olmadığı, yapının üzerinde bulunduğu zeminin özelliği, zemin durumuna göre depreme dayanıklılığının
kontrolü, yapı ruhsatı ve ekleri ile yapı kullanma izni bulunup bulunmadığı, yapının imar açısından
denetlenmesi konusunda hangi idarenin üzerlerine düşen görev ve yetkileri yerine getirip getirmediği,
denetim ve kontrol görevlerini yapıp yapmadığı hususları ayrı ayrı irdelenmeli ve idarece gerekli
önlemlerin alınıp alınmadığı belirlenmeli ve bunun sonucuna göre; idarenin belli bir hareket tarzı
izleyip izlemediği veya hareketsiz kalıp kalmadığı ortaya konulmalıdır. Olaya bu açıdan bakınca
yukarıda yapılan belirleme sonucu olayda idarelerin hareketsizliği söz konusu olmakla öğretide de
kabul edildiği gibi idarenin bu hareketsizliğinin “olumsuz eylem” olarak kabulü gerekmektedir. Bu
durumda, uğranıldığı ileri sürülen zarar idarenin “olumsuz eyleminden” kaynaklandığından
Mahkemece2577 sayılı Yasa’nın 13 .maddesi uyarınca davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığı
hususunun değerlendirilmesi gerekirken…” Danıştay 11.D, 2006/5120E., 2008/5262K., 13.05.2008T.
Depremin Mücbir Sebep Kabul Edilip Edilmeyeceği;
“Deprem kuşağında yer alan bölgede, deprem gerçeğinin bir veri alınması suretiyle yerleşmelerle ilgili
alanların belirlenmesi, bu alanlardaki yapılaşmaya ilişkin kararların alınması, uygulanması ve
denetlenmesiyle ilgili idari faaliyetlerin bütünündeki olumsuzluklardan oluşan idarenin “olumsuz
eyleminin” bulunması durumunda, depremin mücbir sebep olarak değerlendirilerek zararla illiyet
bağını kestiğini kabule olanak bulunmamaktadır.” Danıştay 11.D., 2005/1353E., 2007/6248K.,
29.06.2007T.
Aksi Yönde;
“Bu durumda, depremin; idarenin doğrudan yürüttüğü bir kamu hizmeti faaliyetinden
kaynaklanmaması, öngörülememesi ve/veya öngörülebilir nitelikte dahi olsa önlenemez olması
nedeniyle mücbir sebep olarak değerlendirilmesi zorunludur. Depremin oluşmasında idareye bir
kusur yüklenemeyeceğinden idarenin kusura dayalı sorumluluğundan da söz edilmesi mümkün
değildir.” Danıştay 11.D, 2003/2027E., 2005/5962K., 19.12.2005T.
Hasar Tespit İşleminin İptali Davasının Kiracı Tarafından Açılması-Davanın Malike İhbar Edilmesi Gerekliliği;
“Olayda, davacının kiracı olduğu, “hasarsız” tespit işleminin iptal edilerek idare mahkemesince verilen
karar doğrultusunda dava konusu taşınmazın “ağır hasarlı” olarak tespit edilmesi durumunda, 7269
sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair
Kanun” un 13.maddesi uyarınca bu nitelikteki bir taşınmazın yıktırılmasının gündeme gelebilecek
olması ve böyle bir sonucu kiracıdan daha çok ev sahibini etkileyecek olması nedeniyle davanın konut
malikine de ihbar edilerek davaya katılımının sağlanması suretiyle oluşturulacak dosyaya göre karar
verilmesi gerektiği açıktır. Bu durumda, ev sahibinin davaya katılımı sağlanmadan idare
mahkemesince verilen kararda usul ve yasa hükümlerine uyarlık görülmemiştir.” Danıştay 11.D,
2005/1023E., 2005/4242K., 12.07.2005T.
Arama Kurtarma Faaliyeti Yetersizliği/Tazminat Talebi Zarar İle Kamu Hizmeti Arasında Nedensellik Bağı Kurulamadığı;
“Bu durumda, davacının yakınlarının ölümünün, idarenin arama kurtarma faaliyetine bağlı olarak
gerçekleştiğine dair bir tespit bulunmadığından, tazmin sorumluluğu için bulunması gereken; zararı
doğuran olay ile kamu hizmeti (arama-kurtarma ) faaliyeti arasındaki nedensellik bağının
kurulamaması karşısında idarenin tazmin sorumluluğundan söz edilemeyeceğinden idare
mahkemesince, davacının yakınlarının enkaz altında kalarak vefat etmesi üzerine manevi tazminat
talebiyle açılan davanın reddi yolunda verilen kararda sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik
görülmemiştir.” Danıştay 11.D, 2003/2027E., 2005/5962K., 19.12.2005T.
Deprem Nedeniyle Gerçekleşen Vefat Nedeniyle Yakınların Manevi Zararının Tespitinde Esaslar;
“Olayda, meydana gelen deprem sonucunda yıkılan yapıda ( B. Oteli ) konaklayan, davacıların
çocuğu/kardeşi olan C. E.’in vefat etmesi nedeniyle yapılan yargılama sonucunda davalı idarelerin de
hizmet kusurlarının bulunduğu, vefat sebebiyle davacıların manevi olarak derin elem ve sıkıntı
hissedeceği açık olmakla birlikte, duyulan bu ızdırabın karşılığı olarak hükmedilecek manevi
tazminatın, yukarıda belirtilen niteliği gereği zenginleşmeye yol açmayacak ve maddi kayıplarla
orantılı olacak ve aynı yapıda bulunan vefat etmiş diğer konukların yakınlarına verilenden farklı
olmayacak ve zenginleşmeye yol açmayacak, fakat olay karşısında duyulan acıyla da orantılı şekilde
belirlenmesi gerekmektedir.” Danıştay 6.D, 2021/3530E., 2021/8527K., 17.06.2021T.
Askerlik Görevini Yerine Getirirken Depremde Vefat Edenin Yakınlarının Tazminat Talebi;
“..davacıların çocuğu ve kardeşi olan …’in askerlik görevini ifa ederken meydana gelen deprem
sırasında vefat ettiği binanın 4 katlı 260 odalı ve 76 yıllık olduğu, binanın zaman içinde tadilata
uğradığı ve ilaveler yapıldığı, depremden hemen sonra yıkılan bu binanın yıkılma nedeninin
araştırılması için binadan numune alınmadığı, yapılan ilaveler ve tadilatlar nedeniyle depremden
sonra yıkılan bina ile projeler arasında bağlantı kurulamadığı, aynı bölgede yıkılmayan davalı idareye
ait tesisler bulunduğu, Mahkemece iki defa ara kararı ile davacıların murisinin vefat ettiği … Su Üstü
Eğitim Merkezi Komutanlığı Er Yatakhanesine ait inşaat, iskan ruhsatları ve tasdikli projelerin
gönderilmesi istenilmesine rağmen bu belgelerin idarece gönderilmediği, bunun da söz konusu
belgelerin olmadığına karine teşkil ettiği, bu nedenle binanın gerçek yıkım nedeninin tespitinin
yapılamadığı, bu itibarla Türkiye gibi birinci derecede deprem bölgesinde bulunan ve sık sık
depremlerin olduğu ve gelecekte de olacağı bilinen bir ülkede, depreme dayanıklı, deprem koşullarına
uygun bir bina olmadığı, deprem nedeniyle sadece bu hizmet kusurunun ağırlaştığı, dolayısıyla davalı
idarenin meydana gelen zararı hizmet kusurunun bulunması nedeniyle tazmin etmesi gerektiği..”
Danıştay 6.D, 2004/359E., 2004/1691K., 19.03.2004T.
Mahkemenin Salt Bilirkişi Rapor Sonucu Değil İçeriğindeki Tespitler Çerçevesinde Hüküm Tesis Etmesi Gerekliliği;
“..bilirkişi heyeti tarafından yapılan tespitlere göre binanın ağır hasarlı olduğu sonucuna
ulaşıldığından bilirkişi raporunun sonuç kısmını dikkate alarak işlemi iptal eden mahkeme kararında
hukuki isabet görülmemiştir.” Danıştay,11.D,2001/1928E.,2003/636K., 05.02.2003T.
Hasar Durumunun Tespitten Sonra Artçı Depremler Nedeniyle Değişmesi-Son Durumun Esas Alınması Gerektiği;
“ …dosyada mevcut belgelere göre, depremden hemen sonra, hasar değerlendirme komisyonu
tarafından yapılan, davacının konutunun orta hasarlı olduğu yolundaki hasar tespit işleminde hukuka
aykırılık görülmediğinden davacının kalıcı konut için hak sahibi sayılmamasına ilişkin işlemde de
hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu
durumda, hak sahipliği konusunda, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca, idari davaya konu olabilecek,
kesin ve icrai nitelikteki işlem tesis edilene kadar meydana gelebilecek artçı depremler sonucu, ilk
hasar tespit işleminde belirlenen hasar durumunun değişmesi durumunda, hak sahipliği konusunda
nihai işlem tesis edilirken, bu değişikliğin de dikkate alınması; hak sahibi sayılmama durumunda, bu
işleme karşı açılacak davalarda, idare mahkemesince keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak, artçı
depremler sonucu oluşan hasarında dikkate alınması suretiyle, nihai hasar durumunun tespit edilmesi
gerekirken ilk hasar tespit işleminin tesis edildiği tarihteki durumunun saptanmasının mümkün
olmadığı gerekçesiyle keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın verilen kararda hukuki isabet
görülmemiştir.” Danıştay 11.D. 2006/2373E., 2007/5290K., 18.05.2007T.
Anne Babasını Depremde Kaybeden Küçüklerin Başvuru Sürelerinin Vasi Atandıktan Sonra Başlayacağı;
“Davacıların İzmit’te bulunan ve depremde ağır hasar gören konuttan dolayı hak sahipliği için
yaptıkları başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, Sakarya 2. İdare
Mahkemesi27.9.2002 gün ve E:2001/1452, K:2002/1140 sayılı kararıyla; olayda depremde vefat eden
anne ve babalarının ikamet ettikleri konutu ağır hasar gören davacıların, yaşlarının küçük olması
nedeniyle idarece ilan edilen sürede başvuramadıkları, davacılar için mahkeme kararıyla vasi
atandıktan sonra hak sahipliği başvurusunun yapıldığının anlaşıldığı, bu durumun mahkemelerince
hukuken geçerli bir mazeret olarak kabul edildiği, dolayısıyla davacıların başvurusunun süresinde
kabul edilmek suretiyle talep ve taahhütnamelerinin hak sahibi olmak için aranan koşullar yönünden
değerlendirilmesi gerekirken, başvurunun ilan edilen sürelerden sonra yapıldığı gerekçesiyle reddi
yolunda tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu..” Danıştay 11.D., 2003/728E., 2004/1680K.,
09.04.2004T.
Veraseten İntikal Eden Ağır Hasarlı Taşınmazdan Hisse Oranında Hak Sahipliği İleri Sürülebileceği;
“Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkında Yönetmeliğin 7.maddesinde, müşterek mülk
halindeki konutları ağır hasar görenlere hisseli olmak üzere konut yaptırılacağı veya kredi verileceği, 8. maddesinde de, müşterek mülk halindeki konutlarda birden fazla hissedar aile birlikte oturmakta
ise, bu ailelerin ayrı ayrı hak sahibi sayılacağı hükümlerine yer verildiği, anılan hükümlerin birlikte
değerlendirilmesinden, hak sahibi olmak için oturma şartının aranmadığı sonucuna varıldığı, olayda
davacıya veraseten intikal eden hisseli köy evinin depremde ağır hasar gördüğü, davacının konut
yardımından yararlanmak amacıyla yaptığı başvurunun reddi üzerine bakılan davanın açıldığının
anlaşıldığı, buna göre davacıya veraseten intikal eden ve depremde ağır hasar gören taşınmazdan
dolayı davacının hissesi oranında hak sahipliğinin kabulü gerekirken…”Danıştay 11.D, 2000/8700E.,
2003/1863K., 30.04.2003T